Akıllı Şehzade

Padişah oğluna başka bir eğitimciye gönderdi, aradan bir yıl geçince, eğitimci padişahın huzuruna gelip şöyle dedi: 
- Alemin padişahı, eğitim işimiz sona erdi, meclisin huzurunda şehzadeyi imtihan edebilirsiniz. Padişah memnun olup, eğitimciye hüatler giydirdi. Oğlunu tantanalı şekilde imtihandan geçirmek için yurdun bilginlerini çağırttı. Eğitimci mecliste kibirlenerek söze başladı: 
- Şehzademiz benim eğitimimde ilim ve anlayış konusunda mükemmelliğe erişti. İşte şimdi sınayıp görünüz. 
Mesela: Siz elinizde bir şey gizleseniz, şehzade onun ne olduğunu yumruğunuzun duruşuna babırak söyleyiverir: Efendi, hemen parmağından yüzüğünü çıkarıp avucuna sakladı ve ortaya çıkıp şehzadeye: 
- Haydi, bu nedir, bulunuz? Kendi yuvarlak, or tası delik, dedi. 
- Evet buldum. O değirmen taşı! dedi. Efendi yüzüğünü parmağına taktı ve padişaha hürmet ederek: 
- Sultanlar sultanı, diğer feraset ve anlayış sahipleri şimdi şehri şehzadeye boşalttırıp, kendileri dağa yabana çıkıp gidiverseler olurmuş, dedi.

Bir Kuzuda Evde

Bir inşaata amele alınacaktır. Alınacak elemanları kalfa Cemal'in seçmesi istenir. Adaylar kalabalıktır. Bu durumda Cemal sınav yapmaya karar verir.
-Pize 1 kisi lazımdur. Pu nedenle sizu imtihan edeceğum. Bir ara gözü Temel'e ilişir. Burnundan tanımıştır. Hemşehrisini işe almak ister. Önce Temeli sınava alır ve sorar.
-Hemşerum söyle baa bakalum.. Sana 3 kuzu verdum, sonra 2 kuzu daha verdum kaç kuzu oldi?
-6 tane oldi.
Cemal biraz bozulur ama çaktırmaz.
-Tabi bu soru biraz zor oldu piraz taha kolayini sorayum.
-Sana 2 kuzu verdum, sonra 1 tane taha verdum kaç kuzi oldi?
-Tört kuzi oldi.
Cemal sinirlenir, Ama hemsehrisinide işe almak ister.
-Peçi 1 kuzi verdim, sonra bir kuzi taha verdum kaç etti?
-Üç etti.
Bunun üzerine Cemal iki tokat çakar ve tekrar sorar.
-Pir kuzi verdum, kaç kuzin oldi?
-İçi tane.
Cemal iyice sinirlenir ve Temeli iyice döver.
-Ulan hemşeru teyup işe almak istedum, sende tam salakmişsun. Ula sağa pir kuzi vermişsem pir kuzin olur anladun mi?
-Olir mi, der Temel.
-Penum evde bir kuzi de kendumin var.

Aynı Yaşta Teğil Midur

Temel yaşlanmış ve sol ayağı devamlı ağrımaya başlamıştır. Ağrılara dayanamayan Temel günün birinde doktora gitmiş :
-Eyi çünler toktor pey.
-Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim.
-Pir şiçayetum vardur.
—Anlatın sizi dinliyorum.
-Haçan pubenim sol ayağım tevamli olarak ağrımaktadır. Temeli kısa bir süre inceleyen doktor teşhisini koyar.
—Efendim sizin sorununuz yaşlılıktan meydana gelmektedir. Yani ayağınızda romatizma vardır. Doktorun bu teşhisini duyan Temel :
-Ula toktor pey madem öyle diyeysunuz ama penum sağ ayağım hiç ağrımıyor o da öbür ayağımla aynı yaşta teğil midur.???

Asmak

Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor. Hemen gidip ipi ağaçtan çözer. Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar :
-Ha sen ne yapayudun öyle?
-Hiç kendimi asaydum...
-Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi. Temel üzgün ve çaresiz bir halde komşusu Dursun'a baktıktan sonra cevap verir :
-Ben de öyle yapmişudum. Ama ipu poynima pağladığum zaman bi türlü nefes alamayrum.

Akşam Serinliğinde

Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı :
-Biz Mars'a gideceğiz, demiş.
Alman :
-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız :
-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için : -Biz de güneşe gideceğiz, demiş.
-Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar. Karadenizli gülümsemiş :
-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.

Anlatılırmı

Lazın birinin hiç erkek çocuğu olmazmış. Her sene mısır tarlasını kendisi beklemekten canı sıkılmış.
- Ulan, demiş, sonunda ne var punun, bir yüksek kulübe yapa-yum tarlaya, misurlan biraz da kiz peklesun.
Her akşam kulübenin merdivenini kaldırır. Kız nasıl olsa emniyette şimdi, diye rahat rahat evine gidermiş.
Ee, komşu tarlaya bakan delikanlı da başlamış kanı kaynamaya... Bir gece, işaret falan... Bir merdiven uydurup çıkmış kulübeye. Sabah bizim Laz gelmiş:
- Kız, hişt! Daha uyanmadın mı?
Ses yok... Merdiveni dayayıp çıkmış, kızda bir tuhaflık, birden aklı başına gelmiş.
- Uuuy! Da bizim kizi mahvetmişler. Tabii doğru mahkemeye.. Hakim:
- Kızım, demiş, olayı anlat bakalım! Kızda ses yok. Kızarıp bozarıp duruyor.
- Evladım, anlatsana, nasıl oldu olay? Laz artık dayanamamış:
- Pak bana hacim bey! demiş. Ha sen yataydın da penim kulübede... Ha pen celdum da saa bir şey yaptum.
Ha punu her yerde anlatur muydun da?...

Karışık

Otobüs durağı tıklım tıklım dolu idi. Sonunda bir otobüs geldi ve bekleyenler arasında önce dar bir etek giymiş olan genç kadın kapıya atıldı. Onun arkasında da Temel ikinci olarak yerini aldı. Ne var ki kadın eteği dar olduğundan bir türlü çıkamıyordu. Ayağını merdivene atabilmek için elini arkasındaki düğmelere uzattı ve birisini açtı. Çıkamadığını görünce bir düğme daha açtı. Fakat bir türlü bacağı merdivene yetişmiyordu, üçüncü düğmeyi daha açtığında da amacına ulaşamamaştı.Duraktakilerden homurtular ve kızgınlık sesleri yükselirken kadının arkasında duran Temel onu kucakladığı gibi merdivenlerden çıkarıp otobüsün sahanlığına çıkarıverdi.Kadın oldukça şaşırmış bir halde Temel'e kızgın gözlerle bakarak:"Yaptığınız hareketi beğeniyor musunuz beyefendi? Yoksa siz benim kocam mısınız?" deyince, Temel:
"Peçi siz de penum karum musunuz. Teminden peri turnadan pantolonimin düğmelerini çözeyesunuz?"

Homoluk

Temel 20 senedir Almanya'da yaşıyormuş. Bir gün göçmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüş yapacağını söylemiş. Göçmen bürosundaki Almanlar Temel'i tanıyorlar, seviyorlar. Sormuşlar niye dönüyorsun diye. Temel
- “Homoseksüeller yüzünden” demiş. Bürodakiler şaşırmış.
- “Seni rahatsız filan ediyorlarsa hemen bir şikâyette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez demişler”.
Temel
- “Beni rahatsız etmiyorlar” demiş.
Bürodakiler yine şaşırmış
- “Peki, neden gidiyorsun?”.
Temel cevaplamış:
- “Burada 20 yıl önce homoluk yasaktı, 10 yıl önce serbest oldu, 5 yıl öncede evlenmelerine izin çıktı. Homo olmak mecburi olmadan dönmek istiyorum.”

Kepek Ekmeği

Temel 70 yaşında, kahvede oturuyor. Yanında da en yakın arkadaşı 75'lik İdris. Tavlanın en heyecanlı yerinde birisi koşa koşa kahveye geliyor da:
- “Müjdemi isterim İdris dede, bir oğlun oldu” diyor.
Temel şaşkın, soruyor:
- “Uşağım, ha bu işin sırrı nedur?”
İdris:
- “Kepek ekmeği” deyip alelacele oğlunu görmek için evin yolunu tutuyor.Temel de doğru fırına, kepek ekmeği için. Temel fırına giriyor, tezgâhtar kıza:
- “Hemen bana 30 kepek ekmeği” diyor.
Kız da:
- “Aman beyefendi, bu kadar ekmeği napacaksınız, yarına kaskatı olur” diyor.
Temel de:
- “Ula bu nasıl iştir, herkes biliy de bi ben bilmiymişim”.

İlk Gündenmi Başlayacağız

Dursun Amerika’ya gidiyor. 5,6 ay sonra arkadaşı Temel'i arıyor:
- “Ula Temel hacan çabuk buraya gel. ”
Temel : - “Niye la Dursun? ”
Dursun : - “Ha burada çabuk zengin olayisun. ”
Temel : - “Ne iş yapacağum? ”
Dursun : - “Ula sırf yere düşen paraları topla yeter. Başka iş yapma. ”
Neyse Temel Amerika'ya gidiyor. Uçaktan iniyor. Taksi garajına giderken, bakıyor yerde 100$ ve almıyor. Kendi kendine:
- “Ula ilk günden mi işe başlayacağız. ”