Bizimki Daha Güzel

Karı koca yemek yiyor... O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçiyor. Adamın karısı soruyor:
-Kim bu afet?
Adam:
-Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim!
Kadın:
-Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden!
Adam:
-Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayi bırakıyorsun...
Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar:
-Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?
Adam:
-Fuat'ın metresi.
Kadın:
-Ayy bizimki çok daha güzel!

Bir Hatırlasam

Ahmet Bey 97'sinde. Hüseyin Bey ise 92'sine erişmiş. Yıllardır dostlukları devam etmekte. Birgün Ahmet Bey Hüseyin Bey'in evinde yemeğe davet edilmiş.
Dikkatini çekmiş, Hüseyin Bey karısına hitap ederken "gülüm", "hayatim", "balım", "tatlım',"şekerim", "sevgilim", "rûhum", gibi laflar kullanıyor.
Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak" demiş. Ahmet Bey dayanamamış:
-Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun... ballar, şekerler... Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana, demiş.Hüseyin Bey şöyle bir arkasını dönüp karısının hâlâ mutfakta olduğundan emin olduktan sonra:
-Sorma birader demiş. Ne balı şekeri, 10 yıl oluyor bizim hâtunun adını unuttum. Bir türlü çıkaramıyorum.

Bilmemki

Çok güzel bir sarışının otomobilinin lastiği patlamıştı.
Arabayı yolun kenarına çekti ve beklemeye başladı, birkaç dakika geçmeden, yoldan geçen başka bir araba durdu,içindeki adam indi, büyük bir nezaketle sarışına;
- Yardıma ihtiyacınız var mı? diye sordu.
Sarışın :
- Bilmem ki, arabamın lastiği patladı...
Adam hemen aletlerini toparladı, arabanın tekerleğini çıkardı, kan ter içinde lastiği tamir etti ve yeniden yerine taktı.Sarışınla konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletmiş, sıra randevu istemeye gelmişti :
- Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz?
Kadın, çapkın bir ifade ile cevap verdi :
- Valla bilmem ki.. Arabamın lastiği bir daha ne zaman patlar.

Temel Üniversitede

Temel üniversitede final imtihanlarına girmiş, daha sonuçlar açıklanmadan memleketine dönmeye karar vermiş. Arkadaşına da sıkı sıkı tembih etmiş:
- Sonuçlar açıklanınca bana telefon et. Kaç dersten kaldımsa bana söylersin. Aman ha dikkat et, şayet telefona annem çıkarsa şifreli konuş. Eğer bir zayıfım olursa anneme 'Muhammet 1'in Temel'e selamı var', dersin. İki zayıfım olursa 'Muhammet 2'nin Temel'e selamı var' der,telefonu kapatırsın.
Sınav sonuçları açıklanmış. Arkadaşı telefon açmış. Tesadüf bu ya, telefona Temel'in annesi çıkmış. Arkadaşı, Temel'in evde olmadığını öğrenince annesine selamı iletmiş: - Ümmet-i
Muhammedin Temel'e selamı var.

Öksürük

Temel boğmaca hastalığına yakalanmış. Acayip bir şekilde öksürüyormuş Sonunda doktora gitmeye karar vermiş. Doktorun odasına girmiş. Doktor Temel’i muayene etmiş ve şöyle demiş;
- “Bu vereceğim ilacı günde 3 kez alacaksın va bir hafta sonra kontrol için tekrar bana geleceksin”.
Ancak doktor Temel'e yanlışlıkla güçlü bir müshil ilacı vermiş. Temel aradan 2 gün geçtikten sonra dayanamayarak doktora tekrar gitmiş. Doktor Temel'e
- “Öksürüğün nasıl oldu?” diye sormuş. Temel doktorun suratına bakarak şöyle demiş
- “Cendime cüvenemeyurum ki öksüreyum doktor bey”.

Akıllı PC

Bilgisayar fuarını gezen Temel 100.000$’lık, 250.000$’lık PC’leri incelerken bir stand'da 1.000.000.000 $’lık bir PC görünce hayretler içerisinde kalıp stand'daki görevliye neden bu kadar pahalı olduğunu sormuş. Cevap olarak bu PC'nin çok marifetli olduğunu, özellikle sorulan her sorunun cevabını doğru olarak verdiğini söylemiş görevli ve Temel'i denemeye davet etmiş.Klavye'nin başına oturan Temel
- “Babam şu anda nerede” diye sormuş PCye.
İki cırt, bir pırt ettikten sonra
- “Babanız şu anda Bodrum'da balık tutuyor” diye yanıtlamış PC.
Temel,
- “Olmadı işte, bilemedi” demiş görevliye, “babam öleli iki yıl oldu”.
Görevli telaşla,
“aman efendim nasıl olur, izin verin bir de ben deneyeyim” demiş ve klavye'ye geçerek “ bu hatayı nasıl yaptın, beyefendinin babası vefat edeli iki yıl olmuş” diye yazmış.
PC yine iki cırt, bir pırt ettikten sonra yanıtını vermiş.
- “Beyefendinin annesinin eşi öleli iki yıl olduğu doğru, babası şu anda Bodrum'da balık tutuyor”!

Pist

Temel ile Dursun pilot olmaya karar verirler. Pilotluk kursunu bitirip diplomalarını alırlar. İlk seferlerini yapmak üzere uçakla havalanırlar. İnişe geçecekleri sırada Temel, Dursun'a dönüp:
- “Şimdi kuleden haber geldi. Bu hava limanının pisti oldukça kısaymış. Bu yüzden tekerlekler yere değer değmez, frenlere sonuna kadar asıl ki, pistin dışına çıkmayalım”, der.
Az sonra inişe geçerler. Tekerlekler yere değer değmez, Dursun frenlere asılır. Uçak kıl payı pistten çıkmadan durur. Temel alnındaki terleri silerken Dursun'a dönüp:
- “Bu ne biçim pist? 50 metrelik yerde uçak durur mu? ”
Dursun başını iki yana sallayıp cevaplar:
- “Haklısın Temel. Bir de şu yanlara baksana. Eni de en az 10 km. var. ”

Fare Kapanı

Temel bir sene çalışmış bir alet yapmış. Alet bir karış sopa ucunda da bir jilet ve bir peynir. Bunu Ankara’ya götürmüş
tescilletmek için. Demişler bu ne Temel anlatmış fare kapanı. Fare sopanın üstünden gelecek peyniri yerken boynu kesilecek
demiş. Herkes demiş ki kesmenin olabilmesi için hareket lazım demişler ve Temel gitmiş. Bir sene sonra gelmiş aynı alet ucunda peynir yok bu nasıl çalışır demişler. Fare gelecek peyniri göremeyecek nerden benim peynirim deyip kafasını sallarken boynu kesilecek demiş.

Savaş

Lazlar ile Ruslar savaş halindeler. Ruslar bir taktik geliştirmiş, Ruslardan bir tanesi kalkıp bağırıyormuş:
- “Temel kimdir? ”
Temel ayağa kalkıp
- “Benum” demiş.
DAN, Temel’i vurmuşlar
- “Dursun kimdir? ”
Dursun ayağa kalkmış,
- “Benum” demiş.
DAN, onu da vurmuşlar. Akşama kadar lazlar çok kayıp vermiş. Akşam bir köye gidip hocaya danışmışlar. Hoca da siz de onlar gibi yapın demiş. Ertesi gün Temel Ruslara doğru seslenmiş:
- “Igor kim? ” ... Ses yok.
- “Petro kim? ” ... Ses yok.
Aradan 10 dakika geçmiş Ruslardan biri bağırmış
- “Igor'a seslenen kim? ”
Temel ayağa kalkmış:
- “Benum, niye sordun? ”
DAN

Ne Göbek Atması

Temel’in bir gün kangren olan bacağını keserler ve Temel hayata küser. Toplum içine çıkmak istemez, kimseyi görmek istemez.Fadime’yle bile konuşmak istemezmiş. Neyse bir gün Fadime Temel’e seslenmiş.
- “Temel koş koş..”
Temel bu lafa çok içerlemiş ama acaba noluyo diye gitmiş Fadime’nin yanına. Fadime dışarıyı işaret ederek “bak” demiş. Temel dışarıya bir bakmış ki ne görsün. Kolları olmayan, omuz hizasından kesilmiş bir adam sokakta göbek ata ata dolaşıyor. Acayip şaşırmış. Düşünmüş taşınmış işin içinden çıkamamış. Gitmiş adamın yanına:
- “Kardeş ya” demiş. “Benim bacağımı kestiler hem de bir bacağımı ben hayata küstüm. Sen nasıl olur da iki kolun birden kesilmişken böyle göbek atabiliyorsun” demiş.
Adam da: - “Ne göbek atması be adam. Kıçım kaşınıyor kıçım!” demiş.